Süs taşları cenneti Türkiye, bu alanda maden işletmesi kuracak
yatırımcıları, taş kesimi yapacak atölyeleri ve bu işlenmiş taşları yurt
içi ve yurt dışına pazarlayacak ihracatçıları bekliyor. Süs taşları
konusundaki potansiyelin kullanılmasıyla birlikte birkaç yılda en az 1
milyar dolarlık bir eko sistemin ortaya çıkması mümkün. Sektörün orta
vadede istihdam potansiyeli ise yaklaşık 120 bin kişi olarak tahmin
ediliyor.
Daha çok kömür, bor, mermer gibi madenleri ile gündeme gelsede, az
kişi tarafından biliniyor olsa da aslında Türkiye, tam anlamıyla bir
doğal taş cenneti…
Yarı kıymetli taşlar diğer bir ifadeyle süs taşları açısından Türkiye
oldukça büyük bir potansiyele sahip olmasına karşın, elindeki bu
potansiyeli ne yazık ki yeterince girişime dönüştürebilmiş değiliz.
Özellikle mücevher yapımında kullanılan süs taşları, artık güzellik
sektöründen sağlık turizmine kadar geniş bir kullanım alanına sahip.
Bugün spa’larda rahatlama amacıyla kullanılan bu taşlar, aynı şekilde
şifalı taş olarak da biliniyor ve pek çok alternatif tıp yönteminde
tercih ediliyor. Yapılan araştırmalar minerallerin, doğal taşların,
sanayi, kuyumculuk ve dekoratif olarak kullanımının dünyada her yıl
yüzde 15 ile yüzde 35 arasında arttığını gösteriyor.
El değmemiş bir pazar
Çoğu ülke için önemli bir iş sahası olan süs taşı işletmeciliği ve
işlemeciliği, girişimciler için henüz el atılmamış bir vaha gibi. Zira
süs taşı madenciliğinin yeterince gelişmediği Türkiye’de, şu anda
kayıtlı resmi olarak çalışan Balıkesir, Eskişehir, Muğla ve Erzurum’da
olmak üzere dört adet işletme bulunuyor.
Bu sayı göz önüne alındığında potansiyelin henüz yüzde l’inin bile
kullanılmadığını söylemek mümkün. Türkiye’nin hemen her bölgesinde bir
süs taşına rastlanabiliyor. Türkiye genelinde yaklaşık 72 çeşit taş
olduğu ve ticari olarak işlenebilecek taşların sayısının ise yaklaşık 15
adet olduğu ifade ediliyor.
Taşı altın gibi iller
Bu taşların hemen hepsi ocaklarla işlenebilecek boyutta. Süs taşları
açısından ise en zengin iller Eskişehir, Ankara, Erzurum ve Balıkesir.
Ankara’da agat, Balıkesir’de ametist, Erzurum’da oltu, Yozgat’ta
morganit, topaz, Eskişehir’de ise kalsedon taşı en fazla bulunan taşlar
arasında yer alıyor.
Hindistan’da yalnızca taş kesme işinde 1.2 milyon kişi istihdam
edilirken, Türkiye’de henüz bu rakamın 100’lerle ifade edildiği
belirtiliyor.
Türkiye’nin değerli ve yarı değerli taş ithalatı 30 milyon dolar
civarında. Yarı değerli taş ihracatının ise 1 milyon dolar olduğu ifade
ediliyor. Türkiye’nin oturduğu yerin altında tam anlamıyla işlenmemiş
bir cevher yatıyor. Zira süs taşı çıkarabilecek işletmelerin, bu konuda
işleme yapacak atölyelerin kurulmasıyla birlikte 1 miyar dolarlık yeni
bir ekonomi yaratılabileceği ifade ediliyor. Bu ekonominin en az 120 bin
yeni istihdam yaratma potansiyeli var.
Öncü ülkeler
İstanbul Değerli Maden ve Mücevher ihracatçıları Birliği Başkanı
Ayhan Güner, süs taşları pa-zannın en büyük oyunculanndan biri olan
Brezilya’nın süs taşı işlemeciliğinde oldukça ileri noktada olduğunu
belirtiyor. Türkiye’den işlenmeden ihraç edilen süs taşının kilogram
fiyatının yaklaşık bin dolar olduğunu söyleyen Güner, “Brezilya ise bu
taşları işleyerek, 15-20 bin dolardan satıyor” diyor. Hindistan’ın
sadece bir kentinde 700 bin kişinin taş kestiğine, ülke genelinde toplam
1 milyon 200 bin kişinin bu sektörde istihdam edildiğine dikkat çeken
Güner, şöyle devam ediyor:
“iki bin kişinin bir arada çalıştığı atölyeler var. Türkiye’de
maalesef böyle bir sektör oluşmadı. Türkiye’nin yaptığı süs taşı
ihracatı 1 milyon doları bile bulmuyor. Süs taşında dünyada belli bir
standart var. Üreticilerin bu konuda bilinçlendirilmesi çok önemli.”
Bilgi birikimiçok az
Türkiye’de pek çok yerden taş çıksa da bunların çoğunun Madencilik
Kanunu’na aykırı olarak yapıldığına dikkat çeken Türkiye Gemoloji
Derneği Başkanı Vejdi Ziyansız, ormanın içinde kazı yapıp, hiçbir
bilimsel veriye dayanmadan taş çıkaran kayıt dışı işletmelerin olduğunu
ifade ediyor.
Aydın’ın Çine ilçesinde kuvarsit ocaklarının olduğunu söyleyen
Ziyansız, bu ocaklardan çıkarılan kuvarsitin tonunun 200 dolar olduğunu
belirterek, şöyle devam ediyor:
“Bu ocakların içindeki çatlaklardan kristaller çıkıyor. Bu
kristallerin kilogramı afaki fiyatlardan satılıyor. Çünkü işletmeler
fiyat konusunda bilgi sahibi değil. Türkiye’deki süs taşı madenciliğinin
ciddi bir gelir olduğunu bilen Brezilya gibi bu konuda ciddi girdiler
yaratabilecek madencimiz ve yatırımcımız yok. Bu sektöre oldukça uzak
kalmışız. Osmanlı, bir zamanlar Avrupa’nın süs taşı işleme merkeziydi.
Taşlara isim verecek kadar bu konuya hakimmiş. Bu taşlar işleyen
ustaların bu ülkeden gitmesiyle, bu pazar yavaş yavaş yok olmuş.”
Bu ‘Taş’ın altına elimizi nasıl sokacaksınız?
İlk adım: Bir süs taşı madeni işletmek için
öncelikle Enerji Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğtfnden arama
ruhsatı almak gerekiyor. Bunun için müdürlüğe buna dair bir dilekçe
yazılıyor.
Ruhsat durumu: Müdürlük kısa bir süre sonra o arazinin ruhsatlı olup olmadığına dair yanıt veriyor.
Ruhsat bedeli: Jeoloji mühendisleri tarafından arama
ruhsatı hazırlanıyor. Bakanlıktan üç yıllık arama ruhsatı alınıyor,
işletme hektarına göre hektar başına
500 lira ödeniyor.
Başlayabilirsiniz: Bu ruhsatla birlikte yıllık üç ton taşı arama, inceleme, analiz etme hakkına sahip olunuyor.
Rezerv yeterli mi?: Rezerv yeterli görüldüğü anda, işletme ruhsatı için başvuru yapılıyor.
Bakanlığa katkı payı: İşletme ruhsatı için bakanlığa her yıl üretimin binde 51 kadar katkı payı ödeniyor.
ÇED raporu: Süs taşı arama, çevreye en az zarar
veren maden sınıfına girdiği için ÇED raporu rahatlıkla
hazırlanabiliyor. Raporun bin ile 2 bin TL arasında masrafı bulunuyor.
Taş toplamak kolay: Türkiye’deki çoğu süs taşı
yüzeyde bulunduğu için genelde taş toplamada civar köylerdeki işçiler
tercih ediliyor. Bir işçi günde ortalama 200 kilogram taş
toplayabiliyor.
Yerinde yatırım: Ancak daha derinlerde yapılacak araştırmalar için kazıcı ve kinci makinelere ihtiyaç var. Bu makineler İzmirli bir firma tarafından satışa sunuluyor. Makinelerin fiyatı ise ortalama 250 bin dolar.
Ham ve işlenmiş taş: Süs taşlarının ham haliyle
işlenmiş hali arasındaki maliyet farkı oldukça fazla. Örneğin, kalsedon
taşının ham halinin kilogramı 25 ile 50 dolar arasında satılıyor. Aynı
taşın işlenmiş haldeki kilogram başına satış fiyatı ise bin ile 2 bin
500 dolar arasında değişiyor. 3 kilogram ham taştan bir kilogram
işlenmiş taş elde edilebiliyor.
Yatırım maliyeti: Bu nedenle için işleme atölyesi
kurulması gerekiyor. Bu ”Z£~ atölyenin yatırım maliyeti üretmek
istediğiniz taş miktarına göre değişiyor. Bir işçi ve bir makineyle
kurulabilecek bir atölyenin ortalama maliyeti 15 bin dolar. Bu yatırım
maliyeti kurulacak işletmenin boyutuna göre 200 bin TLye kadar çıkıyor.
En mikro boyutta kurulacak bir atölye yıllık ortalama 60 bin TL ciro
elde edebileceği ifade ediliyor.
Kümelenme öneriliyor
Bu konuda yapılabilecek girişimin ilk adımını atölye kurmak
oluşturuyor. Kars Valiliği ve Sarıkamış Kaymakamlığı’nın ayrı ayrı
atölyeler kurduğunu söyleyen Ziyansız, şu an kalibrasyon yapabilen ve
saatte 300 adet istenilen formda taş kopyalayabilen ve bunları parlatan,
bunların üzerinde figür işleyen iki adet atölye olduğunu belirtiyor.
Ziyansız, bu atölyelerin 250 bin lira civarında kurulum, yaklaşık 10 bin
dolar da makine yatırımı maliyeti olduğunu ifade ederek ancak bu
atölyelerin en büyük eksikliğinin nitelikli eleman bulma konusunda
yaşanan sorunlar noktasında çıktığını kaydediyor.
Bu konuda bir kümelenme modelinin oluşturulması gerektiğine dikkat
çeken Ziyansız, aynı Çin’deki gibi, bir köyde 10 küçük ve bir adet
mastır atölye ile üretici köyler kunı-labileceğini belirtiyor.
Yeni bir eko sistemi
Hindistan’ın süs taşı ve pırlanta taş konusunda yıllık 28 milyar
dolar ihracatı olduğunu söyleyen Ayhan Güner, Türkiye’nin potansiyelini
kullanması halinde sadece süs taşlarından yıllık en az 1 milyar dolarlık
ekonomi yaratacağını ve bu sektörde 120 bin kişinin istihdam
edileceğini bildiriyor. Güner, Hindistan’ın hammaddeyi dışarıdan temin
ettiğini, Türkiye’nin ise kendisinin hammaddeye sahip olduğunu ifade
ediyor.
Türkiye’de yapılan kazı çalışmaları sonucunda yakut taşı, pembe
zümrüt, elmas gibi taşların bulgularına rastlandığını ifade eden
Ziyansız ise şunları söylüyor:
“Yozgat Sorgun’da morganit yani pembe zümrüt bulunuyor. Bu taş
oldukça değerlidir. Birkaç ay önce Malatya’da yakut taşı bulundu,
MTA’nın yapmış olduğu çalışmalarda ise Antakya, Manavgat ve Uşak’ta
elmas bulgulan var. De Beers 9 Eylül Üniversitesi ile ortak bir çalışma
yaptı. Yaklaşık 1,5 yıldır Türkiye’de elmas arama çalışmaları
yapıyorlar. Bizim bu konuya daha fazla eğilmemiz gerekiyor.”
İhracat potansiyeli
ABD kıymetli ve yarı kıymetli taş tüketicisi olarak dünyanın en büyük
pazarı konumunda. Bunu başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri
ile Japonya ve İsrail takip ediyor. Süs taşları en fazla Afrika, Asya ve
Güney Amerika ülkelerinden hammadde şeklinde ithal ediliyor.
Kıymetli ve yarı kıymetli doğal taşları üretip genellikle ham olarak
ihraç eden belli başlı ülkeler ise Botsvana, Kongo, Angola, Namibya,
Afganistan, Hindistan, Rusya, Sri Lanka, Burma, Brezilya, Kolombiya ve
Meksika. Hindistan dünyanın en büyük taş işleyicisi konumunda. İtalya’da
ise süs taşları özellikle aksesuar ve bijuteri alanında kullanılıyor.
Türkiye’de, kuyumculukta kullanılan kesilmiş ve parlatılmış taşların
tamamı yurt dışından temin ediliyor. Elmas ve kıymetli taşları kesme ve
parlatma işlemleri, dünyada Belçika, İsrail, ABD, Hindistan, Tayland,
Çin, Rusya gibi belli başlı merkezlerde yapılıyor.
Vejdi Ziyansız, Türkiye’de bulunmayan taşların da ülkeye getirilip
işlendikten sonra tekrar satışının da mümkün olduğunu söylüyor.
Hinsiatan nasıl başardı?
Değerli taş işletme ve işlemeciliğinde özellikle Hindistan bir başarı
örneği olarak karşımıza çıkıyor. Hindistan, 15 yıl öncesine kadar,
dünya elmas pazarında, küçük bir kesim merkezi olmaktan öteye
geçememişken, hükümetin sektörü destekleme kararı almasından sonra,
ülkenin işlenmiş taş ihracatı yılda 4.2 milyar dolardan, 28.2 milyar
dolara ulaşma başarısını gösterdi.
Hindistan hükümeti, işlenmiş elmas ihracatı yapan üreticilerin, ham
elmas stoklarını yenilemek amacıyla yaptıkları ithalatları, gümrük ve
diğer vergilerden muaf tuttu. Bu alanda büyüyen şirketlere finansman
sağlaması için bankaları cesaretlendirdi, bu şirketlerin ihracat
satışlarından elde ettikleri kazançları vergiden muaf tuttu. Ülkenin
mücevher ve kıymetli taş ihracatı, toplam ihracatının yüzde 17sine
yaklaştı.
Obsidyen cenneti kars
Son yıllarda süs taşı işlemeciliğine yönelik olarak özellikle yerel yönetimler tarafından eğitim seferberliği başlatılmış durumda. Zira sektörün en büyük sorununun nitelikli eleman bulma konusunda yaşandığı ifade ediliyor.
Bu anlamda Kars Valiliği ve Kars Kültür ve Turizm Altyapı Hizmet
Birliği, ortaklaşa başlattıkları kurslarda özellikle kadınlara yönelik
olarak obsidyen taşının işlenmesi üzerine eğitimler veriyor. Bugüne
kadar 45 kadına bu konuda eğitim verildi. Eğitimlerin tamamlanmasının
ardından mikro kredi
ile kadınlara kendi atölyelerini kurma imkânı verilecek ve bu
atölyelerde işlenen taşların takı, hediyelik eşya gibi alanlarda satışı
sağlanacak.
Kars Valiliği yetkilileri, yarı kıymetli taş olarak bilinen
obsidyenin, özellikle gümüş ile işlendiğinde mücevher olarak
kullanılabileceğini ve bu taşın ormanlık alanlarda çok kolay
bulunabileceğini belirtiyor. Obsidyen taşı Kars’ta, Kars Kaymakamlığı
tarafından çıkarılıyor. Şu an için bölgede herhangi bir taş çıkarma
konusunda faaliyet gösteren bir işletme bulunmuyor. Bölgede en az 100
yıllık obsidyen taşı rezervi bulunduğu ifade ediliyor.
Altınova’nın beklentisi
Ayvalık’ın Altınova beldesi ise doğal taşlar açısından en zengin
bölgelerden biri. Bölgede ağırlıklı olarak, kalsedon, helyotrop, jasper,
akik (agat) ve Opel taşları bulunuyor. Bu taşların işlenmesi konusunda
eğitim çalışmalarına başladıklarını söyleyen Altınova Belediye Başkanı
Asım Sürer, bu taşların belediye tarafından çıkarıldığını ve daha sonra
atölyelerde işlendiğini ifade ediyor. Ardından bu taşların satışa
sunulduğunu belirten Sürer, şöyle devam ediyor:
“Bu atölyelerde daha çok kadınlara yönelik eğitimler veriyoruz. Ancak
imkanlar çok yetersiz. Gemoloji Derneği’nin yaptığı çalışmalara göre,
bu taşlar konusunda bölge neredeyse sınırsız bir rezerve sahip. Ancak
yılda çıkarılan taş tonajı bir ton bile değil. Belediye olarak yeni
makineler alarak taş arama ve işleme çalışmalarına başlayacağız. Bu
taşlar gümüş ile işlendiğinde 40 ile 70 lira arasında alıcı bulabiliyor.
Maalesef henüz bir ihracatımız yok. Bölgeye yatırımcı bekliyoruz.”
Her ev bir atölye
Bu konuda diğer bir girişim yapan ilçelerden biri de Ankara’nın Çubuk
ilçesi. Çubuk ilçesinde bol miktarda akik taşı olarak da bilinen agat
çıkıyor. Bu konuda Çubuk Belediyesi ve Çubuk Platformu ortaklaşa bir
proje başlatmış durumda. Agat taşının işlenmesi konusunda tŞ-KUR ile bir
proje başlattıklarını belirten Çubuk Platformu Yönetim Kurulu Üyesi
Ahmet Yalçın, “Bedensel engelli vatandaşlarımıza yönelik başlattığımız
bu projede agat taşının işlenmesine yönelik eğitimler veriliyor” diyor.
Agat taşının en değerli cinslerinden birinin Çubuk Ilçesi’nde
çıktığına dikkat çeken Yalçın, genelde yüzeyde bulunan bu taşın
çıkarılmasının da son derece kolay olduğunu ifade ediyor. Taşın
yağmurlarla birlikte tekrar yüzeye çıktığını belirten Yalçın, bu konuda
yatırım beklediklerini de sözlerine ekliyor. ‘Her ev bir atölye’ adıyla
bir proje başlattıklarını söyleyen Yalçın, şöyle devam ediyor:
“Biz süs taşlarını bir sektör haline getirmeyi hedefliyoruz. Bunun
için kesme, işleme ve parlatma makineleri alacağız. Yoksul ailelere bu
makineleri dağıtacağız. Onlar da bu makinelerle taşları işleyecek. Bu
taş işlenmemiş haliyle kilogramı 10-15 dolara satıyor. Ancak gümüşle
birleştikten sonra 400 dolara kadar çıkabiliyor. Hedefimiz ihracat
yapmak.”
Oltu’ya rakip çıktı
Erzurum’un Oltu ilçesinde 1975 yılından beri çıkarılan Oltu taşı, özellikle süs eşyalarl, takı ve tespih yapımında kullanılıyor.
O zamandan bu yana da bölge insanına oltu taşı konusunda eğitim veren
Erzurum Halk Eğitim Merkezi’nin Genel Müdürü Nuri Alkan, yaklaşık 18
kişilik sınıflarda verilen 744 saatlik bir eğitimle Oltu taşının
ekonomik değere dönüştüğünü söylüyor. Bölge insanı için ciddi bir geçim
kaynağı olduğunu belirten Alkan, bu taşın ince damarlı madenlerden
çıktığını bu nedenle şirketlerin bu alana girmediklerini ifade ediyor.
ilçede dört ustanın bu taşı ilkel yöntemlerle çıkarmaya çalıştığını
aktaran Alkan, “Rezervde problem yok ama şirketler ince damarlı bu
madenin çıkarılmasına yanaşmıyor. Maliyet hesabı nedeniyle ilgi
göstermiyorlar fakat işlendiğinde ciddi bir alıcı kitlesi olduğu ise
kesin” diyor.
Bir süre önce değerli maden kategorisine alındığını ifade eden Alkan,
mevcut atölyelere eleman sağladıklarını dile getiriyor. Oltu taşının
insanlara pozitif enerji ve mutluluk verdiğini, strese iyi geldiğini
anlatan Alkan, şu an en büyük sıkıntının Gürcistan’dan gelen Oltu taşı
benzeri taşlar olduğunu aktarıyor. Oltu taşıyla yapılan bir tespihin 60
liraya işlendiğini fakat Gürcistan’dan gelen taşın dizili olarak 3
liraya geldiğini aktaran Alkan, bunun Oltu taşı atölyeleri için ciddi
bir sıkıntılar yaratacağını söylüyor.
Kaynak:Para, Kobidestek